İşe Giriş Muayenesi

Çalışma Yaşamında Sağlık Gözetimi Rehberi 2 rehber, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen İSGİP (Türkiye`de İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Koşullarının İyileştirilmesi Projesi – TR0702.20-01/001) kapsamında hazırlanmıştır. 

Meslek hastalıklarının önlenmesinde önemli etkileri olacak bu rehberin İşe giriş muayenesi ile ilgili bölüm paylaşılmıştır.

III. İşe Giriş Muayenesi

İş sağlığı gözetiminin, çalışma ortamı gözetimi ve çalışanın sağlık gözetiminin bileşkesi olduğunu belirtmiştik. Çalışanın sağlık gözetimi ise, planlı yapılan (işe giriş, ek muayene, tamamlayıcı ya da periyodik muayene gibi) aktif sağlık gözetimi şeklinde olabildiği gibi, çalışanın herhangi yakınması nedeniyle doktora gittiğinde, başka bir hastalığı nedeniyle yapılan tetkiklerde ya da tesadüfen ortaya çıkan bulguların meslekle ilişkilendirilmesiyle, pasif sağlık gözetimi şeklinde de olabilir. Eğer bir bölgede pasif sağlık gözetimiyle mesleki sağlık sorunları saptanıyorsa, büyük olasılıkla orada iş sağlığına ilişkin bir sistem kurulmamıştır, ya da sistemde doğru gitmeyen bir şeyler vardır. Bu durumda iş sağlığı sistemi tümüyle gözden geçirilmelidir. Mesleki sağlık sorununun saptandığı bölümde çalışanlar sağlık gözetiminden geçirilmelidir.

İşe girişte kimlerin ne tür işlerde çalıştırılabileceği, hangi sağlık sorunu olanların hangi işlerden uzak tutulması gerektiği sağlıkçılar için öteden beri sorun olmuştur. Sanayi ve teknolojideki yenilikler pek çok sorunu ve farklı çözüm yollarını da birlikte getirmiştir.

Uygulamada işyeri hekiminin sorunlarından biri de, işe giriş ya da AKM’de saptadıklarının nasıl değerlendirileceğidir. Görme keskinliği 6/10 olan biri yüksekte çalışabilir mi, Tansiyonu 145/95 olan işçi madene inebilir mi, vinçte çalışabilir mi? Bunlarla ilgili elimizde ayrıntılı bir rehber bulunmamaktadır.

Pek çok kamu kuruluşunun hazırlamış olduğu “sağlık yönergeleri”, yapılacak işin niteliğiyle o işe aday kişinin asgari olması gereken sağlık koşullarını gösteren düzenlemelerdir (bkz. Ek-7 Bazı Kamu Kuruluşlarının Sağlık Yönergelerinden Örnekler). İşyeri hekimi gerektiğinde bu kaynaklardan da yararlanmalıdır. Kimler (hangi sağlık koşullarına sahip olanlar) hangi işlerde çalışabilir sorusuna yanıt arayışı ortak sorunumuzdur.

İşe giriş muayenesini işyerinden sorumlu işyeri hekimi (işyeri hekimi, OSGB hekimi veya yetki almış TSM-ÇSB hekimi) tarafından yapılmalıdır. İşyeri hekiminin olmadığı durumlarda sırasıyla TSM, Aile Sağlığı Merkezi (ASM), meslek hastalıkları hastanesi, devlet hastaneleri ve diğer özel sağlık kuruluşlarında yapılmalıdır.

İşyeri hekimi veya yasal mevzuata göre işe giriş muayenesini yapmakla yetkili hekim tarafından ilgili Yönetmelik21 kapsamındaki işyerlerinde çalıştırılacaklara bu yönetmeliğin Ek-2’sinde bulunan “Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışacaklara Ait İşe Giriş / Periyodik Muayene Formu” ve bu yönetmelik kapsamı dışındaki işyerlerinde çalıştırılacaklara diğer bir ilgili Yönetmeliğin22 Ek-7’sinde bulunan “İşe Giriş/ Periyodik Muayene Formu”nu yasal mevzuata ve mesleki kurallara uygun olarak gerekli tıbbi muayene ve tetkikleri yaparak veya yaptırarak doldurur. Formun ‘Kanaat ve Sonuç’ Bölümünü doldurup kanaatini belirterek tarih atıp imzalamalıdır.

Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışanların Sağlık Raporu: İşyeri hekimi, işyeri ortak sağlık birimi, İSGB, OSGB, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, Sağlık Ocağı, sağlık ocağının kaldırıldığı yerlerde aile hekimi, hükümet veya belediye hekimleri tarafından verilir *21.

Doktor raporu almadan işçi çalıştırmak ve yönetmeliklerde belirtilen yaş gruplarına uygun olmayan işçileri çalıştırmak yasaklanmıştır *23.

şyeri hekiminin görevlerinin başında ‘sağlık gözetimi’ gelmektedir. Çalışanların işe giriş ve periyodik sağlık muayenelerini İSG mevzuatında belirtilen aralıklarla ve yönetmelik ekinde verilen örneğe uygun olarak düzenleyerek işyerinde saklamak işyeri hekiminin sorumluluğundadır. Ayrıca, gerekli laboratuvar  tetkikleri, radyolojik muayeneler ve portör muayenelerini yaptırmak, bulaşıcı hastalıkların kontrolünü sağlamak, bağışıklama çalışmaları yapmak, işyeri ve eklentilerinin genel hijyen koşullarını sürekli izleyip denetlemek işyeri hekiminin “sağlık gözetimi” görevleri arasında sayılmıştır.

şe giriş muayenesi ve uygun işe yerleştirme görevi işyeri hekiminin önemli teknik görevlerinden biridir. İşe giriş sırasında yapılması gereken bir dizi işlemi kapsar. Çalışanın çalışacağı işyerinin tamamında veya işyerinin bir bölümünde var olan tüm riskler dikkate alınarak, bu risklere yönelik anamnez ayrıntılı olarak alınmalı ve işe girecek kişinin fizik muayenesi yapılmalıdır (Emiroğlu, C. 2001).

1.     Genel İşe Giriş Muayenesi

Muayene yapılacak yerin ve ortamın çalışana güven vermesi gerekir. Bunun için; soyunduğunda üşümeyecek kadar ısıtılmış, muayene için gerekecek kadar gün ışığı alabilen, gerekirse lambalarla aydınlatılmış, gürültüsüz, muayene olan için güvenli, konuşulanların dışarıdan duyulmayacağı şekilde yalıtılmış, aniden muayene odasına girişlerdeki rahatsızlığı önlemek için paravanı olan bir yerde, muayene masası ile muayene araç ve gereçleri kullanılarak, uygun kılık ve kıyafeti olan bir işyeri hekimi tarafından muayene yapılmalıdır.

Muayenenin birinci basamağı anamnezdir. Anamnez, çalışan kişinin kendi ifadeleriyle sağlık çalışanına verdikleri kimlik bilgileri, bulgular, öykü, öz geçmiş, soy geçmiş ve sistemlere ilişkin sorgulamaya ilişkin bilgileri içerir. Doğru tanı ya da karar için çok değerlidir. Tanışmanın ardından personel yetkililerince doldurulmuş olsa bile kimlik bilgileri yeniden gözden geçirilmelidir. Eğitim durumu, cinsiyeti ve doğum tarihinin gün, ay, yıl olarak doğru yazılıp yazılmadığı kontrol edilir. Eğitim durumu talip olunan işle ilgili belirleyici bir özellik olmasa da yol gösterici olabilir. Şoförlük gibi ehliyet gerektiren bazı işler için gereken en az eğitim düzeyi bilinmelidir. Ayrıca, cinsiyetin ve yaşın da talip olunan işe uygunluğu kontrol edilmelidir.

4857 Sayılı İş Kanun’da “maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde; on sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaklanmıştır.”

Genç çalışanların (16-18 yaş) ve kadınların ağır ve tehlikeli işler kapsamında hangi işlerde çalışabileceği “Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği”nin ekinde belirtilmiştir (bkz. Bu rehberin Ek-8’i “Kadınların, Gençlerin ve Çocukların Çalıştırılabilecekleri ve Çalıştırılamayacakları İşler”).

İşyeri hekimi işe giriş muayenesinde işle-çalışan arasındaki uyumu araştırırken ulusal ve uluslararası düzenlemelerden de yararlanmalıdır.

ILO’nun 1967 yılında 59 No’lu Asgari Yaş (Sanayi) Sözleşmesi olarak bilinen “Sanayi İşyerlerine Alınacak Çocuklar Asgari Yaş Sınırlarını Belirleyen Sözleşme” de ‘on beş yaşın altındaki çocukların kamu ve özel sektör sanayi işletmelerinde ya da bunların alt birimlerinde çalıştırılamayacaklarını belirtilmiştir. Ancak, ‘doğası gereği veya çalışma koşullarından dolayı orada istihdam edilen kişilerin hayatı, sağlığı veya ahlaki bakımından tehlike arz eden işler hariç olmak üzere, ulusal düzenlemeler bu çocukların sadece işverenin aile üyelerinin çalıştığı işletmelerde çalışmasına izin verebilir’ denmiştir. Türkiye’nin bu sözleşmeyi onay tarihi 1992’dir.

18 yaşından küçük bir çocuğun yahut gencin sürekli olarak çalıştırılması, ancak bir yılı geçmeyen aralıklarla sağlık muayenesinin yenilenmesi şartına bağlayan 77 sayılı ILO sözleşmesini Türkiye 1983’de imzalamıştır (Çocukların Ve Gençlerin İşe Elverişlikleri Yönünden Sağlık Muayenesine Tabi Tutulmaları Hakkında Sözleşme). Uluslararası düzenlemelere uyumlu olarak çıkartılan “Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” işe giriş muayenesi yaptığımız kişinin yaşı ile işi arasındaki uygunluğu saptamamızda bize yardımcı olacaktır.

Çocuk işçi: 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi, Genç işçi: 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi ifade eder.

Yönetmelikte belirtilen çocuk çalışanların çalıştırılabilecekleri hafif işler şunlardır;

  1. Düşme ve yaralanma tehlikesi olabilecek şekilde çalışmayı gerektirecek olanlar hariç meyve, sebze, çiçek toplama işleri,
  2. Kümes hayvanları besiciliğinde yardımcı işler ve ipek böcekçiliği işleri,
  3. Esnaf ve sanatkârların yanında satış işleri,
  4. Büro hizmetlerine yardımcı işler,
  5. Gazete, dergi ya da yazılı matbuatın dağıtımı ve satımı işleri (yük taşıma ve istifleme hariç),
  6. Fırın, pastane, manav, büfe ve içkisiz lokantalarda komi ve satış elemanı olarak yapılan işler,
  7. Satış eşyalarına etiket yapıştırma ve elle paketleme işleri,
  8. Kütüphane, fuar, panayır ve sergi yerlerinde yardımcı işler (yük taşıma ve istifleme hariç),
  9. Spor tesislerinde yardımcı işler,
  10. Çiçek satışı, düzenlenmesi işleri *24.

Uçucu madde içeren kırtasiye malzemesi, boya incelticisi gibi maddeler ile yapıştırıcı olarak kullanılan ürünleri ve bu ürünlerin üretimi, ithalatı, satışı, denetimi, depolanmaları ve kullanım alanlarında çocukların çalıştırılmasına yasal olarak düzenleme getirilerek yasaklanmıştır. İlgili Yönetmelik Kapsamında uçucu madde içerebilen ürünler; tiner ve boya incelticileri, su bazlı olmayan yapıştırıcılar, solventler, cila ve boya çıkarıcıları, maket yapıştırıcıları, lastik tutkalları, sprey boyalar, yazı düzeltici sıvılar, cila ve vernikler, ayakkabı boyaları, kokulu silgiler, işaretleyici kalemler, resim boyaları, kokulu defterler, oyun hamurları, uçan balonlar, uçucu madde içeren diğer kırtasiye malzemeleri, uçucu madde içeren diğer yapıştırıcılar ve teknik eğitim malzemelerdir. *25.

Yaşın ve cinsiyetin işe uygunluğunu kontrol ettikten sonra çalışmaya aday çalışanın medeni durumu sorgulanır. İşyeri hekimi daha sonra da çalışma öyküsünü ayrıntılı olarak almalıdır. İşe girecek olan kişinin başvurduğu (talip olduğu) işin yanı sıra, çalışma yaşamına başladığı andan itibaren tüm işleri (çıraklık, stajyerlik de dâhil), çalışma süreleri ve bu işleri yaparken maruz kaldığı tehlike kaynaklarının ayrıntılı öyküsü alınmalıdır. İngiltere’de pnömokonyoz nedenli ölümlere ilişkin yapılan bir araştırmada, meslekler; bekçi, hizmetli, ambar görevlisi olarak bildirilmiştir (Nefes darlığı gittikçe artan çalışanın, daha az yorulacağı ya da yapabileceği bir işe kaydırılması ve soruların yetersizliği nedeniyle). Son işin sorgulanmasının yetersiz olduğu anlaşıldıktan sonra, geçmişte yaptıkları işlerin de sorgulanmasıyla meslekle hastalık arasındaki ilişki açıklığa kavuşturulmuştur (Bilir, N., Yıldız, A.N., 2004).

İşyeri Hekimliğinde “Anamnez”

Her muayenede bir iş anamnezi alınmalıdır, Bu anamnezde;

– Muayene edilen kişinin iş tanımı,

– Bilinen etkenlere maruz kalma süresi ve miktarı,

– Bu iş yerinde çalışma süresi,

– Teknik korunma önlemlerinin uygulanıp uygulanmadığı,

– Kişisel korunma önlemlerini kullanıp kullanmadığı,

– Çalışanı etkileyen diğer risk faktörlerinin olup olmadığı,

– Çalışanın (iş yerinde aldığı eğitimler dâhil) eğitim düzeyi ve

geçmiş çalışma yaşamı öyküleri (geçmişte yaptığı her bir iş için; iş tanımı, bilinen etkenlere maruz kalma süresi ve miktarı, çalışma süresi, korunma önlemleri, KKD kullanma durumu, diğer risk faktörleri, işyerinde aldığı eğitimler)yer almalıdır.

Sağlık gözetimi yaparken zararlı etkenin tanımlanmış bir hastalığa neden olduğu saptanabilmelidir. Etkilenim işyerinde genel olarak olmayabilir ama çalışanın özel çalışma koşullarından kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle işyeri hekimi çalışanın özel çalışma koşullarını bilmeli, farklı çalışma gün ve saatlerinde çalışanı iş ortamında gözlemlemelidir.

Hastalık veya etkenin saptanması için gerekli yöntem geçerli ve uygun bir yöntem olmalıdır. Geçerli ve uygun bir yöntem yoksa sağlık gözetimi yapılamaz. Sağlık gözetimi yapılan her çalışan için kişisel sağlık ve maruziyet kayıtları tutulmalı ve güncelleştirilmelidir. Kişisel sağlık ve maruziyet ile ilgili kayıtlar, yapılan sağlık gözetimi ve kişinin maruziyet düzeyi izleme sonuçlarının bir özetini içermelidir. Kayıtlar, gizliliğe dikkat edilerek saklanmalıdır. Çalışanlar, kendilerine ait sağlık muayene sonuçları ve etkilenme düzeylerine ait bilgileri görme hakkına sahiptirler. Ayrıca ÇSGB da kayıtların bir örneğini isteyebilir. İşyeri faaliyetine son verirse sağlık ve maruziyet ile ilgili kayıtlar Bakanlığa (ÇSGB) verilmek zorundadır.

Daha önce çalıştığı işyerlerinin öğrenilmesi de yeterli değildir. İşyerinde o kişinin yaptığı işin de öğrenilmesi gerekir. Örneğin bir demiryolu fabrikasında birbirinden farklı pek çok iş vardır. Demiryolu fabrikasında boyacılık yapmak başka, aynı fabrikada dökümcü olmak başka bir şeydir. Ayrıca, kişinin mesleğinin öğrenilmesi de tek başına yeterli olmaz. Bir elektrikçi, tekstil fabrikasında farklı, akümülatör fabrikasında farklı, pestisid fabrikasında farklı etkenlere maruz kalabilir.

Çalışılan işyerinde çalışanın temel olarak yaptığı işin ne olduğu, nasıl çalıştığı, bu işi yaparken hangi maddelere maruz kaldığı, hastalığa yol açabilecek başlıca etkenler (kanserojen maddeler, çözücüler, soğutma sıvıları, kurşun, trikloretilen, radyasyon vb.) sorulmalıdır. Çoğu zaman işçiler bu maddelerin tam olarak ne olduğunu bilemezler (p3 tozu; kireç çözücü-yağ çözücü; etken maddeler farklı olabilir). Maruz kalınan kimyasal, fiziksel, biyolojik vb. etkenlerin günlük, haftalık ya da aylık etkilenme düzeyleri de sorulmalıdır.

Özgeçmişe ilişkin olarak, konjenital rahatsızlıklar, aşılar, çocukluk çağı hastalıkları, alerjiler, geçirilmiş kaza ve ameliyatlar, herhangi bir nedenle hastanede yatma, kronik bir hastalığın varlığı, sürekli veya alışkanlık haline gelmiş ilaç kullanımı, aşırı alkol kullanımı ve sigara içiciliği süresi ve miktarıyla birlikte sorgulanmalı ve tüm veriler kaydedilmelidir. Soy geçmişin de ayrıntılı sorgulanması ve ayrı ayrı kaydedilmesi gerekir. Kayıtların önceden beri iyi tutulduğu bir işyerinde hekimlik yapanlar soy geçmişe ilişkin kayıtlarla (anne, babanın hastalıkları, ölmüşlerse ölüm nedenleri iyi sorgulanmışsa), çalışanın 45- 50 yaş dönemi kronik rahatsızlıkları arasında korelasyonu görecektir.

Daha sonra yapılacak sistem sorgulamasında her sistemle ilgili yeterince soru sorulmalı, o sisteme ait bir yakınma ifadesi hissedildiğinde detaylı sorularla sisteme ilişkin rahatsızlık ortaya konmaya çalışılmalı ve tümü kaydedilmelidir. Sistemlere ilişkin sorgulamanın ardından fizik muayeneye geçilmelidir.

Fizik muayene:

Gerekli boy, vücut ağırlığı, kan basıncı, bel kalça vb. ölçümler yapıldıktan sonra muayene odasına giren çalışanın, odaya girişi, sandalyeye oturuşu, kalkışı, muayene masasına çıkışı, konuşma şekli, nefes alıp verişi vb.’ nin yanı sıra minimum düzeydeki zorlanmaya nasıl tepki verdiği muayeneye başlamadan pek çok konuda kabaca fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır (Karpilow, C. 2011).

Çalışanın bilinç durumu, uyanıklık, yönelim (oryantasyon), eşgüdüm, muayeneden önce ilaç alıp almadığı ile ilgili bilgiler kaydedilmelidir. Hazırlık kısmının tamamlanmasının ardından saçlı deriden başlayarak tüm vücut muayenesine geçilmelidir (bkz. Bölüm XVIII.1. Fizik Muayene Öncesi Yapılan Hazırlık Muayenesi).

Saçlı Deri Muayenesi:

Saçın varlığı, öz bakımla ilgili bilgi vermesi açısından, tıraş durumu ve taralı olup olmamasının ötesinde, saç tellerinin yapısı, yumuşaklığı, kuruluğu, kabalığı, kepek, seboreik dermatit, tinea kapitis, yara skar vb. saptanan her bulgu kaydedilmelidir. Doğal rengi olmadığı halde saçlarda sararma olması beraberinde herbisid *26 maruziyeti de varsa akla dinitrofenoller gelmelidir. Alın, ense, boyun ve yüzün dışarıdan değerlendirilebildiği kadarıyla muayenesi yapılmalıdır.

Daha sonra göz muayenesine geçilmelidir. Göz bebeğinin ışığa tepkisi ve nistagmus araştırılıp, diğer göz muayenelerine başlanmalıdır. Uzak görme tarama muayenesi, her göz için tek tek değerlendirilmelidir.

Bu konuda işyeri hekimlerinin de tercih edeceği Snellen eşelleri, birinci basamak sağlık kuruluşlarında ucuz ve kolay uygulanabilir olması nedeniyle tercih edilmektedir. Muayeneye gelen işçi, 6 metre mesafeden, bir gözünü basınç uygulamadan kapatarak tek tek gösterilen harfleri okumaya çalışır.

Eşel 10 satırdan oluşmaktadır. Tüm satırları okuyanın uzak görmesi 10/10 olarak değerlendirilir. Gözlük lens kullanan çalışanın muayene sırasında gözlüğünü takması istenir.

Okuyabildiği satır sayısı görme oranını verir. Yakın görme ile ilgili yazı örnekleri XVIII. Bölümde “Göz Muayeneleri” başlığı altında verilmiştir.

Uzak ve yakın görme değerlendirmesinin ardından görme alanı değerlendirilmelidir. Görme alanının en basit muayene şekli, doktorun çalışanın karşısına geçip eline aldığı kırmızı ya da siyah başlıklı toplu iğneyi çeşitli yönlerden merkeze yavaşça yaklaştırarak, çalışanın toplu iğneyi görmeye başladığı noktaları sorması ve böylece çalışanın görme alanıyla, kendi görme alanını karşılaştırmasıdır. Güvenilirliği düşük olmakla birlikte, bu yöntem basit ve her yerde uygulanabilirliği nedeniyle tarama amaçlı kullanılabilen bir testtir.

Çalışma yaşamında trafik işaretleri, renkli paneller ve renk kodlu elektrik tellerini kullananlarda başta olmak üzere pek çok iş türünde ”Renk Körlüğü Testi” olarak bilinen renkli görme durumunu gösteren testlerden de yararlanılmalıdır. Bu test için renkli yumaklar ya da Ishihara testi kullanılır (XVIII. Bölümde “Ishihara Renk Körlüğü Testi ve Yorumu” ayrıntılı olarak verilmiştir. Test kitabından uygulama 5-6 dakika kadar sürerken, muayene odasında bilgisayar ve internet olanağı varsa yaklaşık olarak 3 dakikada test uygulanabilmektedir. Pek çok kamu hastanesinin ya da İşyeri Hekimleri Derneği’nin internet sitelerinden bu testlere ulaşılabilmektedir).

Kulak muayenesinde, kulak kepçesi, dış kulak yolu, otoskop yardımıyla incelenmeli, akıntı veya buşon varlığı araştırılmalı, kulak zarı görülmeye çalışılmalıdır. Ardından burun ve boğaz muayene edilmelidir. Burun tıkanıklığının işyeri ortamından kaynaklanan maruziyetlerle veya madde kullanımına bağlı olabileceği, bunlara dair diğer kanıtların araştırılması gerekir (Karpilow, C. 2011). Dişler ve dil çok iyi incelenmeli, burun ve ağız mukozasının muayenesi ihmal edilmemelidir.

Diş boynunda sarı renklenmenin maruziyet öyküsü de varsa kadmiyumla, portakal rengi renklenmenin antimon oksitleriyle, mukozalarda kiraz kırmızı rengin kobalt maruziyetiyle, kesici dişlerde sarı kahverengi renklenme ile diş minesinde çizgilenme ve taç kısmında dekalsifikasyonun inorganik asitlerle ilgili olabileceği bilinmektedir (Vural, N., 2005). Ancak bunları işyeri hekiminin saptayabilmesi için öncelikle çalışanın çalışma ortamındaki etkilenimlerini bilmesi, muayene sırasında saptayıp kaydettiği bulgularla eşleştirmesi, daha sonra da laboratuvar desteğiyle bulguların onanması gerekmektedir.

Diş muayenesinde renk değişikliklerinin dışında eksik, çürük, dolgu, tartar, diş eti görünümü kaydedilmelidir. Dişlerin düzenli fırçalanıp fırçalanmadığı sorgulanmalıdır.

Hareket açıklığını saptamak veya hareket ettirme güçlüğü olup olmadığını anlamak için yapılan boyun muayenesinin tamamlanması için tiroid ve karotis muayenesi yapılmalıdır.

Deri muayenesi de pek çok etkilenim hakkında bilgi verebilir. Kemer tokasına bağlı gelişen kontakt dermatit nikel alerjisi için ipucu olabilir.

Kontakt dermatitin bu muayeneler sırasında saptanabileceği, bacaklarda, ellerde kaşıntılı veya döküntülü lezyonların çalışma ortamında kullanılan kimyasallardan kaynaklanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Çoğu kez işçiler de izinli oldukları dönemde bu döküntülerin kaybolduğunu ifade etmektedirler.

Deri ekleri de muayene sırasında gözden kaçmamalı, tırnak ve kıllardaki değişiklikler mutlaka kaydedilmelidir. Yüksük tırnağın psöriasis ile ilişkili olabileceği akla getirilmeli, beyaz lekelenmelerin vitamin, mineral eksikliği ile veya çizgilenmelerin kronik deri hastalıklarıyla ilişkili olabileceği unutulmamalıdır. Tırnak yemeye ilişkin bulguların kadmiyum, kurşun vb maddelerle çalışanlarda etkilenim açısından önemi göz ardı edilmemelidir.

Daha sonra göğüs muayene edilmelidir. Göğüs duvarındaki şekil bozuklukları gözlenmelidir. Hırıltılı solunum, ral, solunum seslerinde azalma olup olmadığını anlamak için akciğerler simetrik olarak dinlenmelidir. Ardından kalp sesleri birkaç değişik noktadan dinlenmelidir. (Karpilow, C. 2011; ayrıca bilgi için bkz. İSGİP kapsamında hazırlanan “Meslek Hastalıkları ve İş İle İlgili Hastalıklar Tanı Rehberi).

Karın kaslarındaki sertlik ve esnekliğin anlaşılması, fıtık muayenesi, sırtta dayanıklılık, deformasyon, ağrılı bölgelerin varlığı araştırılmalıdır.

Kol ve bacakların hareketi, bacak omuz ve kollarda kuvvet kaybının olup olmadığının araştırılması, koordinasyon, denge (bu konuya ilişkin muayene yöntemleri son bölümde anlatılmıştır) ve işyerinde giyilecek botları giyebilecek durumda olup olmadığını anlamak için çalışanın ayaklarının muayenesi gereklidir (Karpilow, C. 2011).

Aşağıdaki tabloda sağlık sorunu saptanan çalışanların, hangi işlerde çalıştırılmaması gerektiği belirtilmiştir. Gerek işe giriş muayenesinde gerek AKM’de bu tablodan yararlanılabilir.

Sağlık Sorunlarına Göre İşçilerin Çalıştırılmaması Gereken İşler:

Koroner arter hastalığı (KAH)
olanlar:
• Karbonmonoksit (CO), • Arsenik, • Azot bileşikleri, • Kurşun, • Kükürtlü hidrojen, • Talyum vb. gibi kimyasallarla • Yüksek tempolu ve aşırı efor gerektiren işlerde çalıştırılmamalıdır. 

Hipertansiyon (HT) hastalığı bulunanlar; • Yüksekte (vinç operatörlüğü vb.), • Regülasyonunda sorun varsa gece işinde çalıştırılmamalıdır.

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olanlar: • Fosgen, • Berilyum, • Arsenik, • Manganez, • Azot dioksit, • Amonyak, • Nikel karbonil, • Organik fosfor bileşikleri, • Kurşun,  • Karbon sülfür, • Kükürtlü hidrojen, • Talyum, 
• Vanadyum, • Klor, • Flor, • Aldehitler, • Silisyum dioksit, • Asbest vb. gibi maddelerle çalıştırılmamalıdır. 

Kronik karaciğer hastalığı olanlar: • Kurşun, • Beyaz fosfor, • Civa, • Manganez, • Talyum, • Toksik gazlar, • Solventler, • Organik fosfor bileşikleri vb. gibi kimyasal maddelerle çalıştırılmamalıdır.

Diyabetli hastalar: • Kurşun, • Organik fosfor bileşikleri, • Karbon sülfür,
• Talyum, • Metil klorür, • Karbon tetraklorür, • Toksik gazlarla  Regülasyonunda sorun varsa gece işinde ve vardiyalı işlerde
çalıştırılmamalıdır. 

Peptik ülserli hastalar:  • Karbon sülfür, • Toksik gazlarla ve
• Vardiyalı işlerde çalıştırılmamalıdır.
Kronik böbrek hastalığı olanlar : • Civa, • Talyum, • Kurşun, • Kadmiyum,
• Beyaz fosfor, • Solventlerle yapılan işlerde çalıştırılmamalıdır. Kan hastalıkları (anemi, lösemi vb.) olanlar, • Mangan, • Kurşun, • Talyum, • Toksik gazlar, • Solventlerle yapılan işlerde çalıştırılmamalıdır. Nörolojik hastalığı olanlar • Karbonmonoksit (CO) • Pestisitler, • Halojenli kimyasallar, • Solventler, • Alüminyum, • Arsenik, Kurşun, Civa, Manganez, karbondisülfür, Toluen vb, kimyasallarla ve • Gece işlerinde, tek başlarına ve • Yüksekte çalıştırılmamalıdır. Psikiyatrik hastalığı olanlar • Mangan,
• Kurşun, • Talyum, • Toksik gazlar vb. gibi kimyasallarla yapılan işlerde,
• Kapalı, dar alanlarda, tek başlarına ve • Yüksekte çalıştırılmamalıdır.
Hareket sistemi hastalıkları olanlar: • Ergonomik olmayan koşullarda çalışılan işlerde • Bedensel engelliler (organ kaybı olanlar, protez kullananlar, görme bozukluğu olanlar) uygun olmayan yerlerde, çalıştırılmamalıdır. 

Her işyerinde yukarıdaki sağlık sorunlarına sahip kişilerin çalıştırılabileceği başka işler vardır.

2.     Ek ve Tamamlayıcı Muayeneler

Çalışanın; işe girerken ve çalışırken belirli sürelerle, çalışma ortamındaki risklere uygun olarak ek ve tamamlayıcı tetkiklerle beraber muayeneleri yapılmalıdır (bkz. Ek-9 Bazı Ulusal Düzenlemelerde İşe Giriş ve Periyodik Muayenelerde Yapılması Gereken Ek ve Tamamlayıcı Muayeneler). İşe giriş ve işe yerleştirme muayeneleri düzenli yapılacak, kullanılan maddelere karşı hassas olanlar bu işlerde çalıştırılmayacak, işe uygun kişilerin yerleştirilmesine önem verilecektir. Ayrıca, işe yerleştirilen çalışanların, tehlike ve zararın özelliğine göre, belirli sürelerde sağlık muayeneleri ve gerektiğinde laboratuvar araştırmaları yapılacaktır *27. İşyeri hekimi gerekiyorsa sorun ile ilgili uzman görüşü isteyerek muayene işlemini tamamlayabilir.

Çalışanın laboratuar tetkiklerini nerede ve nasıl yaptıracağı, destek hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle tartışma konusudur.

 İşe yeni başlayacak işçi tüm muayene masrafları kendisi öder. Çünkü yasal dayanağı olan işveren istemiyorsa bu yükümlülüğü üstlenmemektedir. Ancak periyodik muayene sırasında gereken ek ve tamamlayıcı muayeneler işveren tarafından karşılanır.

Ülkemizde, ek laboratuvar muayeneleri yapacak ve referans olabilecek Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kuruluşları, Meslek Hastalıkları Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, ÇSGB’na bağlı İSGÜM dışında, yetkilendirilmiş OSGB’ler, yetkilendirilmiş veya akredite olmuş sağlık kuruluşları veya laboratuvarlardan yararlanılabilir.

Maden iş kolunda çalışmanın yoğun olduğu Zonguldak ilimizde deneyimli bir işyeri hekimi işverenini ikna ederek, işe giriş sırasında gerekli olan ek ve tamamlayıcı muayene ücretinin işverence karşılanmasını sağlamıştır. Muayenelerin değerlendirilmesi sırasında henüz o işyerinde işbaşı yapmadan çalışanların % 15’inde çeşitli düzeylerde pnömokonyoz saptanmıştır. Sonuçta maluliyet, tazminat gibi insani ve hukuki sorunlarla karşılaşmak istemeyen, ileriyi görebilen işveren, işe giriş muayenesini, gerekli ek ve tamamlayıcı muayeneleri de kapsayacak şekilde, güvenilir, yönetmeliklerde belirtilen sağlık kuruluşlarında ve akredite laboratuvarlarda yaptırmalıdır.

Ek ve tamamlayıcı muayeneler yapılırken çalışma ortamındaki riskler göz önünde bulundurulmalı, iş koluna özel gerekli laboratuvar tetkiklerinin yapılması sağlanmalıdır. Burada yasal düzenlemelerle yetinilmemeli, o işyerinin RD sonuçlarına göre gerekirse daha sık, ya da bilimsel gelişmelere paralel farklı tetkikler de tamamlayıcı muayenelere katılmalıdır (bkz. Ek-10 Ulusal Düzenlemelere Göre Bazı Tetkiklerin Yapılma Sıklığı). Laboratuvar sonuçları ile öykü ve fizik muayeneyi içeren klinik değerlendirme yeniden gözden geçirilerek çalışanın işe uygun olup olmadığına karar verilmelidir.

*21- Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği, R.G: 16 Haziran 2004/25494- Değ. 7 Mart 2010/27514.

*22- İşyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik, R.G:27 Kasım 2010 /27768.

*23- 5763 No’lu İş Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, R.G: 26 Mayıs 2008/268879.

*24- Çocuk Ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik, R.G: 06 Nisan 2004/ 25425.

*25- 5898 Sayılı Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Kanun, R.G: 16 Mayıs 2009/ 27230 ve Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunması Hakkında Yönetmelik R.G: 5 Ağustos 2010/ 27663.

*26- Yabancı otları öldürmede veya normal gelişimini önlemede kullanılan kimyasal maddelerin tümüne herbisit denir.

*27- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, R.G: 11 Ocak 1974/14765; 59. Madde.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top